5 Şubat 2012 Pazar

eğlencelik.

 Biz komik milletiz vesselam. Hayatımızın içinde hep bir nükte, hep bir komiklik... Yav söyleyin bana kimin aklına gelir ''evden kaçarken onu aramak için peşine düşmesin diye kocasının pantolonlarını da yanına almak'' ya da ''otobüs durağını çalmak'' ? Bizim milletimizin aklına geliyor işte. Dedim ya değişik, değişik olduğumuz kadar da komik bir milletiz biz. E tabii benim çevrem de bu komiklik konusunda epeyce bi' payını almış durumda.

  • Mesela bizde komiklik genetiktir a dostlar, en orijinalimiz anneannemdir. Terbiyesiz terbiyesiz fıkraları, her konu hakkında anlatabilecek bir hikayesi, 80+ yaşında olmasına rağmen kapı gıcırtısına bile Ankara havası oynayabilecek enerjisiyle o tam anlamıyla bir fenomen, bir idoldur. Okuma yazması yoktur amma muhteşem para hesabı yapar. Ayrıca da bir çok özdeyişi vardır, bunların arasında en bilinen ve kabul gören öz deyişi:''Her şeyim hıyar diyene tuzla gitme kızım''dır. Kafa zehirdir zehir!  
  • Babam ise ayrı bir dünyadır. Yıllarca yemek masasında bana ''ağzını şıpırdatma kızım çok ayıp!'' diye azarladı durdu ama kendisi yemek yerken sanırsınız ki bataklıkta biri yürüyor. Hem kendine ait bir lügatı olduğu herkesçe de bilinir. ''Otamat'' değil ''matadot''dur mesela o, siz yıllarca yanlış bildiniz ey otomatseverler. Yıllardır severek dinlediğiniz MFÖ grubunun üyeleri Mazhar Suat Özcan'dir, hatta o MFÖ bile değil MSÖ'dır da haberiniz yoktur. Ve babamdan ne inciler ne inciler ki anlat anlat bitmez. Amma dikkat edilecek husus bu kuralların dogmatik olmasıdır, eleştirilemez ve değiştirilmeye bile kalkışılamaz mazallah babadan kocaman bir azar yenilebilir. Haklıdır, dedikleri sonuna kadar doğrudur tabi canım 70+ yaşındaki adamdan iyi mi bileceksiniz sizi gidi deyyuslar! 
  • Evlere şenlik arkadaşlarım vardır bir de. Biri Halil Sezai'yi ilk onun keşfettiğini savunur diğeri ise çok sevdiği,ilgi duyduğu kızılderililerin ismini bile söyleyemez onlara ''kızıldereli'' der ve uyarıldığında da biliyoruz herhalde diyip azarlayıverir. Normal kol çantasını sırtına takıp(daha çok takmaya çalıp), çizgilere basmadan zıplayıp hoplarken abidik kubidik şarkılar söyleyerek kampüste gezeni de vardır, mutfakta kendi kendine deli gibi dans ederken babasına basılan ve babasının''N'apıosun kızım?'' sorusuna serin kanlılıkla ''Oynuyom.'' cevabını vereni de. Aklına geleni pat diye söymek isteyen ve ağzındaki yemeği yutmayı bile bekleyemeyip ağzındakini çıkarıp diyeceğini dedikten sonra ağzından çıkardığını tekrar yiyeni de vardır Nil Karaibrahimgil'ın Akbaba klibindeki akbabayı göstererek ''Aaaa bu tavuk değil hindiymiş!!'' diyeni de. 
  • Pek güzel komşularımız vardır ki bizim. İlk akla geleni Matma Hanımdır(Fatma). Matma teyzenin ağzında düşürmediği bi' Munise vardır ki Munise'nin kim olduğuna dair hiç bir bilgi yoktur elimizde, tek bildiğimiz ne konuşulursa konuşulsun Munise'de de olmasıdır. Munise tam bir efsanedir her konuşmadan abartısız 20 kere geçer ama başta da dediğim gibi Munise'nin kim olduğunu kimse bilmez. Diğer bir komşu ise kocasının telefon numarasını ''Aşkım'' diye kaydedildiğini fark edince ''Kim bu adamı aşkım diye kaydetti!'' diyecek kadar kocasına aşıktır. 

  Daha o kadar çok anlatılacak eğlenceli insanlar eğlenceli olaylar var ama şimdilik aklıma gelen ve yazabildiklerim bu kadar. Hepinizi çok seviyorum be muhteşem insanlar sizi! (Laaan şarkıyı da dinleyin! Merve'min en sevdiği insandan! :) )

1 yorum:

  1. Bizde de ışıkçı solitaire oynar, hayır oynar sesi neden açık bırakır? Oyun finali ışıkların sönmesini beklerken, "şlak,ratatatata" diye kartların sesini duymak gibi hadiselerin vuku bulmasının müsebbibi olurlar.

    YanıtlaSil